29 Mart 2011 Salı

Kestane-Gürgen-Palamut ! Sapanca'da Yol Ortasında Bir Ağaç !

Küçük yaşlardan beri, ilkokul sıralarında bize bir şarkı öğretmişlerdi. 'Kestane-Gürgen-Palamut' Sonu 'Orman Ne güzel Ne Güzel' diye bitiyordu. Bu şarkının öğretilmesindeki amaç sanırım ağaç sevgisinin öğretilmesiydi.
Asla ağaca, ormana, yeşilliğe karşı değilim. Tam aksine Sapanca gibi yeşil cennette yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Yeşilliğin faydaları hem doğaya hemde insan vücuduna katkısı şüphesizdir.
Fakat son zamanlarda bu konuda bir şeyden sıkıntılıyım. Eğer Sapanca'da Köprübaşı adı verilen mevkiden geçtiyseniz görmüşsünüzdür. Son zamanlarda orada bir yol çalışması vardı. Sapanca'nın İstanbul yönünden girişini genişletiyorlardı. Haklılardı da çünkü yol oldukça dardı. Buraya kadar hiç bir sıkıntı veya sorun yok. Asıl mesele burda başlıyor. Önce yolun kenarına uzun uzun çam ağaçları dikildi. Her ne kadar bu ağaçların Kırkpınar'dan izinsiz sökülüp getirildiği tartışılsa da o ağaçlar yol kenarında olduğu için Sapanca'ma çok güzel yakıştı. Fakat en son dikilecek ağacı tutmuşlar yolun tam ortasına dikmişler! Evet evet yanlış okumadınız. Yolun tam ortası diyorum ! Asfaltı kırmışlar ve tam yolun ortasına ağacı dikmişler !? Bunun bir mantığı olabilir mi ? Ben kavrayamadım ? İlla o ağacın oradan sökülmesi için orda kaza olup birilerinin canı yanması mı isteniyor ? Bana kalırsa o ağacın orada olması gayet mantıksız ve saçma. Bana kalırsa o ağacın derhal ordan kaldırılması ve olası kazaların önlenmesi gerekli. Yoksa o ağaç orda dururken çok kişinin canı yanacağına, çok kişinin o ağaca çarparak kaza yapacağına benziyor..
Yine de söz bizi yönetenlerin, vicdan da bizi yönetenlerin.. Olurda kötü bir şey olursa benden günah gitti demektir..

27 Mart 2011 Pazar

ÖSYM ! Bir Sınavın Daha Sonuna Geldik..

YGS..
Geleceğin Başbakanını, Cumhurbaşkanını, mühendisini, doktorunu ve benzeri meslek sahiplerini en önemlisi de herkesin kendi hayatını belirleyeceği sınav..
Yaklaşık 10 ayı sıkı sıkı olmak üzere 4 senedir hazırlandığımız ve beklediğimiz bir sınavdı bugün girdiğimiz sınav. Artık sözün bittiği yer derler ya aynen öyle bir durumdaydık hemde. Sadece ben değil. Sınava giren 1.7 milyon kişi.
Keşke demenin bir anlamı yok artık. Girdik, çözebildiklerimizi çözdük ve çıktık. Elbette bu kadar basit değildi her şey fakat herkes elinden geleni yapmıştır buna eminim.
Ben kendi açıma memnunum sınavımdan. Aşağı yukarı beklediğim bir sonuç gelecektir. Fakat çevremdekilerden aldığım duyumlara göre çoğu kişi sınavından memnun değil. Yanlış anlaşılmasın benimde sınavım süper denecek seviyede geçmedi fakat kötü diyemem.
Önce kitapçıktan bahsetmek istiyorum. Kitapçık o kadar kalındı ki kazayla birisinin kafasına vursan etki-tepki kanunu devreye girer, bir tokat yersiniz. Sanarsın ansiklopedi !? O kadar kalındı yani..
Sorulara gelince..
Türkçe soruları belki de bu sene girdiğim, çözdüğüm en basit sorulardı. Tamamına yakın anlam soruları vardı. Ve hepsi birbirinden basitti. Sadece paragraflar biraz uzundu ve zaman kaybettiriyordu.
Sosyal Bilgiler soruları, içlerinde kolay olanları da vardı fakat zor olanlarıda. Zor olanlar tamamen bilgiydi ve yorum yapılamayacak cinstendi.
Matematik ! Lanet olsun bu derse ! Türkçe ne kadar kolaysa matematikte en azından 2 katı zor diyebilirim. Sene başından bu yana çözdüklerimle alakası yok.
Fen Bilimleri.. Aslında bütün hocalarım çözme demişti fakat matematikte umduğumu bulamayınca bir bakayım hele belki vardır basit sorular dedim ve tam 7 Fen çözdüm. 6sından eminim. Bu da hiç değilse bir açığımı kapatır..

Sınavının kötü geçtiğini düşünen arkadaşlara sesleniyorum : Üzülmeyin.. İnanın sadece sizin için kötü bir sınav değildi. Bütün herkes çuvalladı. Ve sıralamanız fazla değişmeyecektir. Şimdi tam gaz LYS'ye hazırlanın.. Zaten önemli olanda LYS değil miydi ?

25 Mart 2011 Cuma

Cartel..

1995..
Türk müzik dünyasına rap müziğin girdiği tarih. Adeta bir milat sayılabilecek bir yıl. Almanya'da yaşamlarını sürdüren 7 genç [artık hepsi birer yetişkin] Türkiye'ye dönüp müzik yapmaya karar vermişler.. Müzik türleri de Rap.. Adımız ne olsun diye düşünürken birden akıllara 'Cartel' gelmiş. Anlamıda onlara uygun. Herhangi bir amaç için bir araya gelmiş insan topluluğu.
Ve müzik dünyası onları bekler..
İlk şarkıları kendi isimleriyle aynı. 'Cartel'
Şarkı sözlerinin bir kısmını yazıyorum devamını siz getirirsiniz.

Cartel bir numara en büyük
Cehennemden çıkan çılgın türk
25 yaşında yüzbinlik araba
Nerden geldi bu para en iyisi sorma..

İşte bu şarkı ortaya çıktığı zamanlarda ortalığı kasıp kavurdu. Milyonlarca kişi tarafından dinlendi fakat Cartel grubu hızlı girdikleri müzik dünyasından çabuk ayrıldılar. Bu patlamanın devamını getirmediler. Grup dağıldı ve her biri kendi işlerine yöneldiler. Mesela Erci-E yine müzikten kopamadı fakat Alper Ağa kimya mühendisi oldu. Ve daha bir çok mesleğe yöneldiler..
Gel gelelim ilk ortaya çıkışlarından 16 sene sonrasına. Yıl olmuş 2011. Bir haber duydum. Cartel tekrar birleşmiş ve albüm çıkarmışlar. Çok mutlu oldum. Yıllardır tek şarkısını dinlediğim Cartel'in artık albümünü alabilecektim. 'Bir Oluruz' albümü.. Çıkış şarkılarını dinledim. Hiçte fena değil. Gerçi gruptan bir kaç kopma olmuş fakat Cartel hala eski tadındaki Cartel.
Tek sorun : Cartel'in yeni albümünü bulamıyorum. Bulduğum ilk yerde alıcam. Ve tek temennim inşallah bir daha ortadan kaybolmazlar..

Cartel tekrar bir arada
Efsane geri döndü vay canına
Girdi kanına çabalama boşuna
Kaç kere söyledik biz çocuk sana
Cartel kardeş beş insan  [Bir Oluruz albümünün çıkış parçasından kısa bir bölüm]

24 Mart 2011 Perşembe

İstanbul'a Giden Yolda Atılacak İlk Adım..

Evet..
Bu seneyi bir maç gibi düşünürsek maçın ilk devresinin sona ermesine artık saatler kaldı.. Yaklaşık 48 saat sonra.. Zorlu bir seneydi. Yorucuydu, sıkıcıydı, bunaltıcıydı vs.. Ama yine de zevkliydi. Eğlenmesini bilene tabi. Çok şükür ben hem eğlendim hemde çalıştım. Bu güne gelene kadar defalarca yol ayrımında kaldım. Netlerim 1 net bile düşse moralim bozulur, ümidi kesmeye başlardım. Ama gel gelelim sene başındaki netlerimle şimdikiler arasında adeta uçurum var..
İstanbul ? Ankara ?
Artık netlerde yüksek gelmeye başlayınca doğal olarak insan şehir seçmeye başlıyor. Acaba hangi şehirde okusam ? Açıkçası benim gönlümden fakülte olarak Siyasal Bilgiler Fakültesi geçiyor fakat İstanbul'dan da bir türlü vazgeçemiyorum. Bir şarkı sözünde olduğu gibi ' İçimde bir İstanbul var, ondan vazgeçemiyorum'
Eğer ki üniversite ve şehir tereddütünden bir kurtulsam önümdeki hayatımın 10 senelik planı hazır bile. Fakat bunu üniversite sonuçları açıklandığında açıklayacağım.
Son günlerim bir otelde geçti. 10 gün boyunca kamp gibi bir şeydi. Hem eğlenceli hemde eğitici bir kamptı. Mutluydum. Hatta o kadar rahattım ki evime döndüğüm ilk akşam ne ev ortamına ne de yatağıma alışabildim. Oteli özledim resmen.
Pazar sabahı artık ümidimi dua'ya ve uğurlarıma bırakıcam kendimi. Mesela Aslı bana o sabah bol şans dileyecek -Aslı sene başından beri ne zaman şans dilese bütün sınavlarım güzel geçmiştir- , Erva o sabah telefonla arayacak, Dilara'yla sınavdan önce görüşücez. Ve bu akşam görüşmüştüm, Amerika'dan Hüma adında bir arkadaşımda -eğer unutmazda hatırlarsa- benim için dua edecek.
Bu yazıyı okuyan okuyucularım, pazar sabahı umarım her şey güzel olur.. Manevi desteğinizi esirgemeyin..

7 Mart 2011 Pazartesi

Bir Teşekkür Borcum Var..

Değerli okuyucularım, bilenler zaten biliyorlardır fakat ben yinede söyleyeyim. Sapanca ilçesinde haftalık yayın yapan Yeni Ses gazetesinde köşe yazarlığı yapıyorum. Her hafta 9. sayfadaki Edebiyat Köşesini ben çıkarıyorum. Köşe yazarlığına başlama serüvenim kısa sürede gerçekleşti. Kırkpınar'da bir cafede çalışırken müşterilerden sevdiğim bir tiyatrocu abim vesile oldu bu köşe yazarlığı işine. Ondan rica ettim gazeteyle konuşması için ve de o da beni kırmayıp konuştu. Sonuç olarak 2010 yılının Ağustos ayının başından beri her hafta gazetede yazıyorum..
Bu köşem sayesinde Sapanca'da büyük çapta bir üne kavuştum. Sağolsunlar beni takip ediyor değerli Sapanca halkı. Bu konuda Sapanca'lılara büyük teşekkür borçluyum..
Gazetede yazmak nasıl bir duygu diye soranlar oluyor ara sıra. Gazetede yazmak çok değişik bir duygu. Sonuçta bu gazetenin yaklaşık 8-9 bin civarında bir okuyucu kitlesi var ve sizin kasabadaki tanıtımınızı yapıyor. Yolda çevirenlerin sizi takip ettiğini duymak, bilmek çok güzel şey.
Gazeteyi çıkaran idarecileride seviyorum. Hepsi altın gibi insanlar. Gazete idaresiylede uyum içinde çalışmak insana ayrı bir huzur veriyor.
Aylardır gazete köşemi takip eden okuyucularıma tekrar çok teşekkür ederim. O köşe sizler sayesinde vardır ve var olacaktır..

1 Mart 2011 Salı

BÖYLE OLUR SEVİLEN BİR İNSANI UĞURLAMAK..

Necmettin Erbakan..
Belki Erbakan'la siyasi görüşüm ortak değildi fakat yinede saygı duyardım zekasına ve siyasi seviyesine. O her zaman için her kesimden sevilen sayılan bir insan olduğuna inanırım. Ayrıca Erbakan Türkiye'nin yetiştirdiği en zeki insanlardan biridir. İsmet İnönü bir konuşmasında Erbakan için şu cümleyi kullanmıştır : ''Türkiye, şimdiye kadar bir tane adam yetiştirdi, o da dinci çıktı.''
Erbakan, eğitim hayatı boyunca sayısız başarılara ulaşmış bir kişidir. İstanbul Erkek Lisesi'nde 1.likle mezun olmuştur. Devlet tarafından üniversiteye sınavsız geçiş hakkı tanınmış fakat o bu şansı reddederek sınava girmiştir. İTÜ'de makina mühendisliği okumayı tercih eden Erbakan, bu fakülteyide 1.likle tamamlamıştır. Hatta öyle bir başarı sağlamıştır ki onca yıldan beri İTÜ'yü onun gibi dereceyle bitiren bir insan evladı daha çıkamamıştır.
Alman tanklarının motorlarını üreten kişidir Erbakan. Öldüğü güne kadar her ay Alman devletinden maaş alırmış.
Biz onu belki hep şu sözüyle hatırlayacağız ''Hadi ordan..''
Hatalarıda olmuştur Erbakan'ın. Sonuçta o da bir insandır. Mesela 1997 yılında iktidara geldiğinde Türkiye'yi bir rejim korkusu sarmıştır. Konya'da yapılan mitingler, D8 kurma çabaları vs.. Sincan'dan tankların yürütülüp darbe ayak seslerinin duyulmasına sebepte olmuştur aynı zamanda Erbakan.
Kendi yetiştirdiği öğrencileri onu yarı yolda bırakmışlardır. Erbakan iktidardayken yanında olanlar, Erbakan iktidardan düşünce sırt çevirip, kendi yollarına ayrılmışlardır. Kırgındır onlara Erbakan ve kırgın olarakta ölmüştür..
Kabul ediyorum, Erbakan'la belki miting alanında karşılaşma imkanımız olsaydı görüşlerimiz tamamen zıt olacaktı fakat ben yinede saygı duyuyorum kişiliğine, zekasına, saygısına..
Ruhu Şad Olsun..
Allah mekanını cennet eylesin..
Tüm Türkiye'nin başı sağolsun..